İSTANBUL (AA) – Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Prof.Dr. Cüneyt Koçaş, gürültüye uzun süreli maruz kalmanın kardiyovasküler hastalık riskini artırabildiğini bildirdi.
Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Prof.Dr. Cüneyt Koçaş, İstanbul gibi metropollerdeki gürültünün kalp sağlığı üzerindeki etkilerine dikkati çekti.
Koçaş, ABD'de yayınlanan Journal of Exposure Science and Environmental Epidemiology dergisinde yer alan araştırmaya değinerek, gürültüye uzun süreli maruz kalmanın kardiyovasküler hastalık riskini artırabildiğini belirtti.
Gürültünün, yalnızca kulakları değil, tüm bedeni etkileyen bir stres kaynağı olduğunu aktaran Koçaş, "Özellikle İstanbul gibi büyük metropollerde yaşayanlar, neredeyse her gün sağlığa zararlı desibel seviyelerine maruz kalıyor. Araştırmalar, 80 desibel ve üzerindeki gürültü seviyelerinin kulak sağlığına zarar verdiği gibi, uyku düzenini bozarak kalp hastalıklarını da tetiklediğini ortaya koyuyor." ifadelerini kullandı.
Koçaş, Kadıköy, Şişli ve Bakırköy gibi büyük ilçelerde de gürültü seviyelerinin genellikle 75-85 desibel arasında değiştiğini aktararak, "Bu rakamlar, her üç dakikada bir 90-100 desibele ulaşarak pik yapabiliyor. Özellikle bu tür yoğun gürültüye uzun süre maruz kalmak, ilerleyen yıllarda kalıcı işitme kayıplarına ve kalp hastalıklarına neden olabiliyor." açıklamasında bulundu.
Gürültünün kalp sağlığı üzerindeki etkilerinin fizyolojik mekanizmalarla açıklanabileceğini vurgulayan Koçaş, şöyle devam etti:
"Trafik kaynaklı gürültü, kan basıncını yükseltmekle kalmıyor; damar sertliğine ve oksidatif strese yol açarak kalp hastalıkları riskini artırıyor. Aynı zamanda bağışıklık sistemini etkileyen gürültü, stres hormonlarının ve iltihap seviyelerinin artmasına neden oluyor. Özellikle gece saatlerinde 45 desibelin üzerindeki gürültü, uykuyu bölerek vücudun dinlenmesini engelliyor ve bu da kalp üzerindeki yükü artırıyor."
Koçaş, ABD Çevre Koruma Ajansının verilerine de dikkati çekerek, 2020'de yaklaşık 20 milyon Amerikalının trafik kaynaklı gürültüden ciddi şekilde etkilendiğini, bunun uyku düzeninden metabolik sağlığa kadar geniş bir yelpazede zarar verdiğini kaydetti.
Gürültünün olumsuz etkilerinden korunmak için bireylerin ve yerel yönetimlerin üzerine düşen görevler olduğunu vurgulayan Koçaş, "Bireysel olarak kulak koruyucu ekipmanlar kullanmak, evlerde ses yalıtımı yaptırmak ve mümkünse daha sessiz semtlerde yaşamayı tercih etmek önemlidir. Ayrıca uyku kalitesini artırmak için gürültü önleyici cihazların kullanılması da faydalı olabilir. Gürültüye karşı alınacak önlemler, yalnızca bireylerin sağlığını değil, toplumun genel refahını da olumlu etkileyecektir." değerlendirmesinde bulundu.